Gogol’un Paltosu’ndan

Modern toplumun son iki yüzyıllık serüveninde hayatın iki yüzü kadar sanatın da hem toplumsal gelişmelerin ışığında hem de bireyin varoluş arayışları adına farklı yönelimleri, eğilimleri söz konusu olmuştur. “Toplum için mi”, “Sanat için mi” ikilemiyle aslında çoğu kez araçsallaşan sanat uğraşısı eylem haliyle zaten yaşamın içinden doğan, yansıyan bir boyuta sahiptir. Çoğu kez meselenin hem“Gogol’un Paltosu’ndan” yazısının devamını oku

Dört Yazar Bir Kitap

  Erinç Büyükaşık’ın kitapları Liman Yayınevi tarafından yayımlandı. Öykülerinde insan-hayat-toplum bağlamında “öteki”, “sınırlar”, “bireysel olanın toplumsallığı”, “toplumsal olanın bireyselliği” izleklerini güçlü bir şekilde yazan yazar.Kahramnın penceresinden başlayan anlatının zihnin derinliklerinde nasıl çoğul çatışmalar ve kavgalara gebe olduğunu farklı mekanlardan, evlerden, sokaklardan seslenerek gösteriyor adeta. “Göç”, “Vicdan”, “Tutunamamanın Sahiciliği”, “Taşralaşan Şehir ve Şehirleşen Taşra “ imgesi“Dört Yazar Bir Kitap” yazısının devamını oku

Erinç Büyükaşık ile Öyküler

İrem YADIRGAN Öykücülüğümüzde Suya Gazel, Hep Uzak adlı kitaplarıyla tanıdığımız yazar, eğitimci Erinç Büyükaşık’la yeni öykü kitapları üzerine konuştuk. Kitaplardaki temel izleklerin “göç”, “kadınlar”, “baba figürü”, “annelik halleri”, “taşranın içi ve dışındakiler” olduğu belirlemesiyle öykülerdeki temel dertleri, kahramanın ve yazarın izinden anlamak istedik biz de.   Hep Uzak’ın ikinci basımıyla aynı dönemde yeni iki öykü“Erinç Büyükaşık ile Öyküler” yazısının devamını oku

Metro Yolcusu

Karaköy’den Taksim’e uzanan yol boyunca yağmur aralıksız yağıyordu. Bardaktan boşanırcasına ifadesini hak  eden yağışa poyrazın sert esintisi de eklenmişti. Kara kış başladı, dedi içinden. Islanma hali, havanın ayazıyla üşüme ve titremeye dönmüştü. Erken gelmişti kış İstanbul’a. Sıcak yaz günlerinin boğucu sıcağında kimi zaman kesif çöp kokusu, arabaların egzoz dumanı, insan trafiğinin iğne atsan yere düşmez hallerinde kaçası“Metro Yolcusu” yazısının devamını oku

Suskun, Dingin Bir Kent Masalı

Al gözüm seyreyle Hep aynı hikaye Hep aynı türküler Hep aynı kinaye B.Rahmi Eyüboğlu “Dur bırak kaynasın kahvenin suyu Bana İstanbul’u anlat, nasıldı söyle.” Caddenin her zamanki civcivli zamanı. Gözü yeni açılan dönerciye takılıyor. Balonlarla donatılmış dükkanın önünde yaygaracı bir ses tüm çığırtkanlığıyla o gün dürüm dönerin açılış nedeniyle bedava olduğunu söylüyor caddeyi dolduran kalabalığa.“Suskun, Dingin Bir Kent Masalı” yazısının devamını oku

DÜŞTEKİ EV

Elindeki büyük kutunun üzerindeki yazılara tanıktı gözü. Anasının boyalı saçları, çökmüş göz altlarında her zaman keşfettiği genç kız halini ortak etmek istemişti oyununa. Bu kutu bir zamanlar yetmiş ekran bir televizyonun ikamet ettiği değerli bir kutuymuş, onun çocuk ellerinde çatısıyla iki katlı, bahçeli bir eve dönüşüyordu. Bant, makası istediğinde uysal, sevecen gözlerle “Çabuk bitir işini”“DÜŞTEKİ EV” yazısının devamını oku

BİLGESU ERENUS’UN İKİ METNİ ÜZERİNE POLİTİK, TOPLUMSAL ÇÖZÜMLEME

Bilgusu Erenus 1960’lardan başlayarak siyasetin yazma sürecini beslediği üretken yazar kuşağı içinde yer almıştır. Yazmanın politikliği, darbenin sancılı serüveninde aydının yozlaşmışlığı ve yabancılaşma temalarıyla karşılığını bulan Erenüs anlatıcılığı tiyatro metinleri, senaryolarla somutlaşmaktadır. Sözünü edeceğimiz iki metin farklı tematik alana sahip olmakla birlikte Türkiye ve dünya siyasetine dair birçok sorunsalı “aydın” sorgulamasıyla pekiştirmesi adına birlikte değerlendirmeye“BİLGESU ERENUS’UN İKİ METNİ ÜZERİNE POLİTİK, TOPLUMSAL ÇÖZÜMLEME” yazısının devamını oku

DÜŞE YATMAK

Düşlere sığınır mı yüzyıllardan akan gelen mit? Düşlerimiz yeter mi kurmaca anlatıcıları dipdiri yaşatmaya? Sabahın yarı uykulu hallerinde beni bana anlatan bir anlatıcı peydah oldu yeniden. “İnsanın yeryüzünde yaşamadığı bir zamanlar yer ve göğün mutlu karı kocalığında çocukları Güneş Ay’ı, Sis Güneş’i yakalamaya çalışıyor.” Anlatıcımın aktarımındaki düzlüğe içerliyorum sesli olarak, düş coşkuyla anlatılmalı. İçimdeki evrensel“DÜŞE YATMAK” yazısının devamını oku

Bir Ferid Edgü Yazısı veya Yazmanın Eylem Hali Üzerine

Türk edebiyatında modern anlatının oluşumunda payı yadsınamaz üç isimden söz edebiliriz. Yetmişlerin siyasal coşkusunun bireydeki gelgitlerini farklı noktalardan ele alarak bireyin gözünden toplum ve yaşanan coğrafyayı anlatan bu iç isim Oğuz Atay, Yusuf Atılgan ve Ferid Edgü’dür. Kendine özgü bir üslubu yakalama kaygısı, yazmanın eylem halinde bireyi ve onun kuşatan toplumsal gerçeği metindeki kırılmalarla yansıtma“Bir Ferid Edgü Yazısı veya Yazmanın Eylem Hali Üzerine” yazısının devamını oku

MİTİK “CANAVAR”DAN SİNEMANIN KOPYA “CANAVAR”INA

İnsanlık tarihinin mitik döneminden itibaren bütün inanmaların ortak bir “kötülük” algısı din temelli oluşturulmuştur. Kültürün politik bir meta olarak irdelendiği modern metinlerde de “kötülüğün” sinemasal üslup içerisinde bu “mitik” geçmişe sarılması insanlığın aradığı estetik algısının ezberbozanı gibi görülebilmiştir. Vahşet, vahşilik, öteki olma durumu, canavarlar, kaostan doğan korku öğeleri insanın ilk yaratmalarından bugüne gözardı edilenin göz“MİTİK “CANAVAR”DAN SİNEMANIN KOPYA “CANAVAR”INA” yazısının devamını oku